İki erkek, bu yedi gün süresince hayatı, vicdanı, baskıları, dostluğu, dayatılan erkeklik rollerini ve pişmanlıkları sorgular. Her ne olursa olsun, bu ikisi birbirini anlayabilir. Onlar adeta aynada yansıyan yüzler gibi birbirlerine benzerler. Yıllar önce aynı yolculuğa çıkan İhsan, Ali ile karşılaştığında gençliğine bir selam gönderir. Çünkü o genç adamla paylaşamadığı sözler vardır. Ali ise, bu dönemin yedi günlük bir yüzleşme süreci olduğunu düşünür. Geçmişin tüm yanılsamalarını takip eder. İki kişi birbirini giderek daha iyi anlamaya başlar. Birbirlerini anlamalarına izin vermek, önceki nesillerin izlediği yola karşı bir isyan hareketidir. Bir taraf, diğerini sorgusuz sualsiz öldürmeye gelmemiştir. İhsan, her güne bir isim verir ve bu isme uygun olarak haftanın günlerini yaşamaya başlarlar. Yedi gün boyunca zaman, nehir üzerindeki bir teknede gibi akar. Bu, anlam arayışlarına odaklanan bir deneyimdir. Her günü, içine koydukları anlama göre geçirirler.